Blogger de yayın yapmak o kadar kolay ki çocuklar... İlk
Aslında bu haberi dünyadaki bütün ucuz ama güzel icatlarını belirttik yani anlarsanız bazen pahalı eşyalar işe yaramazdır.Yani ucuz eşyalar bazen daha iyidir ve bir daha ki sefere yayınımızda bilim yazıcağız ve görüşürüz arkadaşlar.
![]() |
Araştırmacılardan birisi olan, Almaya’daki Leibniz University’den Johannes Kuehn’in belirttiğine göre; acı, insanın acının kaynağından kaçınmasını sağlayan bir mekanizmadır. Robotların da kendilerini ve birlikte çalıştıkları insanları koruyabilmeleri için bilim insanları, ‘’yapay robot sinir sistemi’’ olarak adlandırdıkları sistemi geliştiriyorlar. Bu sistemin işlevsel olabilmesi için, canlının sinir sisteminde acı olarak karşılık bulabilecek bütün kaynakların tanımlanması gerekiyor; bıçak ve ateş gibi. Bütün bu kaynakların tanımlanması sonrasında, robot kendisine zarar verebilecek eylemlere karşı reaksiyon gösterebilir.
Araştırmacılar bu fikirlerini, ucunda basıncı ve sıcaklığı tespit edebilecek bir sensör bulunan robot kol ile test ettiler. Bu sensörde de, insan derisinden modellenen bir ‘robot-doku’ yaması kullandılar. Bu sensör sayesinde nasıl bir acıya karşı nasıl bir tepki verileceği belirlenebiliyor. Geliştirilen robot kol kendisine az acı veren bir durumu tecrübe ederse, acı kaynağı ile bağlantısını koparana kadar yavaşça hareket ediyor ve daha sonra yeniden tanımlanan görevine dönüyor. Eğer çok şiddetli bir acı hissederse, insan operatörden yardım alana kadar kendisini bir çeşit kapama moduna alıyor. Aşağıdaki videoda robot kolun verdiği tepkileri görebilirsiniz.
Bu yazının kaynağı: https://bilimfili.com/artik-robotlar-da-fiziksel-aci-cekebilecekler/
Karıncalar, bir sonraki saldırı veya baskın için yaralı arkadaşlarına ihtiyaç duyuyorlar. Afrika’da yaşayan karınca türü olan Megaponera analis, büyük oranda termitlerle beslenir. Besin arayışı nedeniyle, 200-500 bireylik karınca orduları termit yuvalarına bir saldırı düzenliyor. Saldırının ilk aşaması, büyük karıncaların öncülüğünde termit yuvasının kapısının açılmasını içeriyor. İkinci aşama ise, daha küçük karıncaların termitleri öldürüp dışarı çıkardığı bir saldırı organizasyonuyla devam ediyor. Fakat ne var ki; termit yuvaları da büyük çeneli askerler tarafından savunulur ve istilacılar genellikle ciddi yaralar alır.
Saldırı sırasında uzuvlarını kaybeden karıncalar, yaralanmanın hemen ardından arkadaşları tarafından güvenli bir bölgeye taşınırsa, birkaç saat içinde yaralarını giderir ve neredeyse yara almayan arkadaşları kadar hızlı koşabilecek kabiliyette saldırıya katılır. Science‘da yayımlanan çalışmada University of Würzburg’dan araştırmacılar, karıncaların ilk etapta hala devam etmeye çalıştıklarını, çünkü hala altı bacaklarının var olduğunu düşündüklerini söylüyorlar. Araştırmacılara göre, karıncalar yuva içinde güvenli bir şekilde hareket kabiliyetlerini değiştirebilecek bir uyum içerisine giriyor.
Bu yazının kaynağı: https://bilimfili.com/asker-karincalar-savasta-yaralanan-arkadaslarini-uslerine-geri-tasiyor/
Bu yazının kaynağı: https://bilimfili.com/asker-karincalar-savasta-yaralanan-arkadaslarini-uslerine-geri-tasiyor/
Ataşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü tarafından organize edilen festivale Portekiz’den Teatro Trule, İtalya’dan Eva Sotriffer ve Max Castlunger, İspanya’dan Toni Zafra, Çek Cumhuriyeti’den Karromato, Bulgaristan’dan State Puppet Theatre Bourgas (Burgaz) ve Macaristan’dan da Mikropodium katılıyor.
Festivalde kukla sanatçıları; el kuklası, animasyon, gölge kuklası, ipli kukla, maskeler gibi pek çok farklı tekniklerle, her yaştan izleyiciye kukla sanatının her türünden en iyi örneklerini sunacak.
Festival Bulgaristan’dan State Puppet Theatre Bourgas grubunun renkli, eğlenceli ve büyülü gösterisiyle 20 Nisan Perşembe günü saat 10.00’da Mustafa Saffet Kültür Merkezi’nde başlıyor. Aynı gösteri, 21 Nisan Cuma günü de saat 10.00’da Ataşehir Belediyesi Nikah Salonu’nda meraklılarını bekliyor.
Dilimize Arapça’dan geçmiş olan bir sözcük olan mühür, “üzerinde isim veya betim/işaret kazılı olan, düzen, yetki ve mülkiyet belgesi olarak imzanın yerini tutan, çeşitli malzemelerden yapılan gereçler” olarak tanımlanıyor. Yazının öncesinde, yani tarih öncesi olarak adlandırılan dönemde dahi kullanılan mühürler, sosyal konularda geçmiş dönemleri aydınlatabilecek nitelikte olmaları nedeniyle oldukça önemli.
Örneğin Güney Mezopotamya’da Uruk şehrinde üretilen bir ürün, pişmiş toprak kaplar ile ticaret malı olarak aktarılmadan önce, bu kapların ağızları kil kapamalar ile kapatılır ve o kapamanın hiç açılmamış olduğunu, değiştirilmediğini ve kimden geldiğini gösterecek olan bir mühür ile güvence altına alınırdı.
Taş Devri “modası”,
garip hayvanların uzuvlarından yapılan kolye ve bileklikleri içeriyordu.
Okyanusu aşarak Asya’dan Avustralya’ya geçen ilk insanlar, yol boyunca
adalarda keşfettikleri “yabancı” hayvanların kemiklerinden, dişlerinden
ve kabuklarından “mücevherler” yaptılar.
Bulgular, Güneydoğu Asya Adaları’nın ilk sakinlerinin, en az Avrupalı
komşuları kadar sembolik uygulamalar ortaya koyduklarına dair eldeki
delilleri güçlendirir nitelikte.
Modern insanlar ilk olarak en az 60.000 yıl önce bazıları Avrupa’ya
doğru olmak üzere Afrika dışına çıkmaya cesaret ettiler. Diğerleri ise,
yaklaşık 50.000 yıl önce Avustralya’ya göç etmeden önce, doğuya doğru,
Asya kıtasının güney kenarına yayıldılar.
Bu göç sırasında, adadan adaya geçişlerinde farklı yeni bitki ve bir
dizi egzotik hayvanla karşılaştılar. Elde edilen deliller, karşılaşılan
bu türlerin insanların simgesel yaşamlarına hızla entegre olduğunu
gösteriyor.
Örneğin; geçen yıl, arkeologlar, Timor Adası’ndaki bir mağarada Nautilus
pompilius isimli bir Güney Pasifik yumuşakçasının kabuğundan yapılmış
42.000 yıllık bir kolye bulduklarını duyurmuşlardı.
Şimdi ise, Griffith University’den araştırmacılar, Timor’un yaklaşık 900
kilometre kuzeybatısındaki Sulawesi Adası’ndaki yerli hayvanların
kemiklerinden ve dişlerinden yapılmış eski aksesuarlara ulaştı.
Tropikal Aksesuarlar
Bulunan aksesuarlardan birisi, ağaçlarda yaşayan tüylü bir keseli hayvan
olan Ailurops ursinus türünün parmak kemiklerinden yapılmış bir
kolyeden oluşuyor. Araştırmacılar, kemiğin uç kısmında açılmış deliğin
onun bir kolyeye ya da bileziğe ait olduğunu ileri sürüyorlar. Diğer iki
aksesuar ise, babirüsa veya domuz geyiği olarak bilinen bir domuzun
(Babyrousa sp.) dişinden yapılmış boncuklardan oluşuyor.
Bu yazının kaynağı: https://bilimfili.com/tarih-oncesi-insanlar-ada-hayvanlarinin-kemiklerinden-aksesuarlar-yapiyordu/
Bu yazının kaynağı: https://bilimfili.com/tarih-oncesi-insanlar-ada-hayvanlarinin-kemiklerinden-aksesuarlar-yapiyordu/
Taş Devri “modası”,
garip hayvanların uzuvlarından yapılan kolye ve bileklikleri içeriyordu.
Okyanusu aşarak Asya’dan Avustralya’ya geçen ilk insanlar, yol boyunca
adalarda keşfettikleri “yabancı” hayvanların kemiklerinden, dişlerinden
ve kabuklarından “mücevherler” yaptılar.
Bulgular, Güneydoğu Asya Adaları’nın ilk sakinlerinin, en az Avrupalı
komşuları kadar sembolik uygulamalar ortaya koyduklarına dair eldeki
delilleri güçlendirir nitelikte.
Modern insanlar ilk olarak en az 60.000 yıl önce bazıları Avrupa’ya
doğru olmak üzere Afrika dışına çıkmaya cesaret ettiler. Diğerleri ise,
yaklaşık 50.000 yıl önce Avustralya’ya göç etmeden önce, doğuya doğru,
Asya kıtasının güney kenarına yayıldılar.
Bu göç sırasında, adadan adaya geçişlerinde farklı yeni bitki ve bir
dizi egzotik hayvanla karşılaştılar. Elde edilen deliller, karşılaşılan
bu türlerin insanların simgesel yaşamlarına hızla entegre olduğunu
gösteriyor.
Örneğin; geçen yıl, arkeologlar, Timor Adası’ndaki bir mağarada Nautilus
pompilius isimli bir Güney Pasifik yumuşakçasının kabuğundan yapılmış
42.000 yıllık bir kolye bulduklarını duyurmuşlardı.
Şimdi ise, Griffith University’den araştırmacılar, Timor’un yaklaşık 900
kilometre kuzeybatısındaki Sulawesi Adası’ndaki yerli hayvanların
kemiklerinden ve dişlerinden yapılmış eski aksesuarlara ulaştı.
Tropikal Aksesuarlar
Bulunan aksesuarlardan birisi, ağaçlarda yaşayan tüylü bir keseli hayvan
olan Ailurops ursinus türünün parmak kemiklerinden yapılmış bir
kolyeden oluşuyor. Araştırmacılar, kemiğin uç kısmında açılmış deliğin
onun bir kolyeye ya da bileziğe ait olduğunu ileri sürüyorlar. Diğer iki
aksesuar ise, babirüsa veya domuz geyiği olarak bilinen bir domuzun
(Babyrousa sp.) dişinden yapılmış boncuklardan oluşuyor.
Bu yazının kaynağı: https://bilimfili.com/tarih-oncesi-insanlar-ada-hayvanlarinin-kemiklerinden-aksesuarlar-yapiyordu/
Bu yazının kaynağı: https://bilimfili.com/tarih-oncesi-insanlar-ada-hayvanlarinin-kemiklerinden-aksesuarlar-yapiyordu/
Channels
23 nisan
(1)
acı
(1)
admin
(1)
alfabe
(1)
arkadaş
(1)
arkeoloji
(1)
asker karınca
(1)
astroloji
(1)
bayram
(1)
bilim
(6)
blogger
(1)
çocuk
(1)
deney
(1)
dünya
(2)
edebiyat
(1)
elektrik
(1)
festival
(1)
fizik
(1)
geri dönüşüm
(1)
hastalıklar
(1)
his
(1)
HTML Kod
(1)
icat
(1)
kimya
(1)
kitap
(1)
kukla
(1)
mühür
(1)
nevşehir
(1)
nicola tesla
(1)
psikoloji
(1)
robot
(1)
Sanat
(2)
sosyal medya
(1)
tarih
(2)
teknoloji
(2)
tıp
(1)
tipografi
(1)
tiyatro
(1)
türkiye
(1)
ucuz
(1)
world
(1)
yapay zeka
(1)
yaralanma
(1)
yayın
(1)
zeka
(1)